top of page

Mutlaka Yavrum

Seçimlere ramak kala, öngörüleri paylaşayım. Moral bozmak için değil, bakabileceğimiz başka pencereler açabilmek için.


Keşke bizi yönetecek olan, dış güçlerden bağımsız, tamamen ulusal bir partimiz olsa. Olmadığı gibi, hepimiz siyasete mesafeli durduğumuzdan, bizi yönetecek insanları değiştirebilme şansımız da kısa vadede yok maalesef. En okumuşumuz bile, oynanan oyunlara seyirci kalıp, verilen vaatlere safça inanarak, güzel günlerin yakın olduğunu umut etmekle yetiniyor. İdeolojik körlük ve balık hafızalı olmak hepimizin ortak hastalığı.


Birkaç ufak dokunuş, kısaltmalar ve eklemelerle, aşağıda özetlemeye çalıştıklarım, Kara Kedi “Derkisi” / Ömer Devrim Karatop’un farklı tarihlerdeki yazılarından derlenmiştir. Azıcık törpüledim sivri kısımlarını. Konu bütünlüğü için biraz da harmanladım yazıları, dostumun hoşgörüsüne sığınarak. Orijinal metinlere ve daha fazlasına Facebook Kara “Kedi Derkisi” grubundan veya Ömer’in kendi sayfasından ulaşabilirsiniz:

++++

Asıl hikaye, Avrupa ve Çin ortaklaşmasını isteyen model ile Avrupa ve Çin'in ve hatta Avrupa ve Rusya'nın ortaklaşmasını istemeyen model arasındaki küresel egemenliğe dair bir çıkar çatışmasından ibaret. Burada Türkiye'nin alacağı konum çok belirleyici.


Mevcut Türkiye Devleti’nin iktidarı, İngiltere ile yollarını buluşturmayı ve böylece de Almanya önderliğindeki Avrupa'nın bölgemize dair projelerine engel olmayı seçmiş bulunuyor. Bir önceki Atlantik modeline alternatif oluşturmakta olan tarafa yakınlaşarak güç devşiriyor. Bu nedenle Avrupa'nın ve Avrupa merkezli güçlerle bağı olan Amerikan demokratların hedefi halindedir. Ana muhalefet de işte bu ikinci gurubun projesi doğrultusunda hareket ediyor.


Yani klasik ekoller savaşını yaşıyoruz siyaset sahnesinde. Küresel kapitalizmin hangi tezgahının malı olacağımızı seçiyoruz sadece.


Pasifik kaynaklı çok kutuplu model sahiplerinin planları dahilinde bize biçilmiş olan rollere göre, Türkiye’de ekonomik, ideolojik, sosyolojik, askeri, kurumsal ve altyapısal olarak o kadar çok yol kat edildi ki, devletin bütün önemli ayakları bu yeni değişime hazırlandı. Geriye, yeni eksene uygun devlet yapısının anayasal bir mevzuata oturtulması kaldı sadece. İşte bu final adımın atılacağı son beş yıllık döneme girilirken, bu iktidarı hiç kimse demokratik seçim denilen kurguyla indiremez. AKP’nin dayandığı inanç bu. Erdoğan’ın rahatlığı bu yüzden. Bu nedenle seçimin sonunda çıkacak kaosa oynuyor muhalefetin ardındaki küresel sermaye güçleri.


Herkes Soylu denilen şahsın, "Bu seçimler bir darbe denemesidir" şeklindeki söylemini kıçından anladı. Oysa bu zat, düpedüz, biz her türlü kavgaya çok hazırlıklıyız, paramiliter ve militer güçlerimiz var, bunu sakın denemeyin diyordu.


Hem AKP hem de 6'lı masa listelerinde, her tarikattan, Menzilcilerden, Süleymancılardan, Fetoşgillerden, PKK'lılardan, kısaca üniter devlet yapısındaki cumhuriyete yıllarca açık açık nefret kusanlardan oluşan adaylar var. Öyle ya da böyle, 21 yıllık dönüşümün anayasasını yapacak olan bu engin kitleyi seçmekteyiz.


Ayrıca bu seçim, HDP ve CHP'nin, (Avrupa'daki sosyal demokrat liberaller ile çevreci yeşiller arasındaki ortaklaşma gibi) entegre edileceği ve başkanlık sistemine uygun ikinci ana odağın yani muhalefetin, yeniden formatlanacağı ve Kılıçdaroğlu'nun bu misyonun gerçekleşmesi için gerekli son görevini yapıp, siyaset sahnesinden kenara çekileceği bir seçimdir.


İddia edilenin aksine, Kılıçdaroğlu alsa bile başkanlığı, bir kesimde zafer sarhoşluğu yaşanırken diğer kesimin hazımsızlığı itinayla kaşınacak. Yaratılan kaos ortamında, biz uyumaya devam ederken, işin çoğunu halletmiş olacaklar. Filmin devamında Kılıçdaroğlu’nun erken seçime mecbur kılınarak sahnenin yine Erdoğan’a veya sağlık sorunları ileri sürülerek haleflerinden birine bırakılması olasılıklar arasında. Aksi durumda küreselciler arasındaki savaşın cephesi değişmiş olacak. (Bu paragraf bana aittir. Ömer Devrim Karatop, Erdoğan’ın kesinlikle yeniden başkan seçileceği iddiasında.)


Pasifik modelinin zaferi halinde ve mevcut projeler aynen uygulandığı takdirde önümüzdeki dönemde;


Devletin bürokratik, emniyet ve askeri aygıtları içerisinde, daha önce başlanmış olan ayıklamanın tamama erdirileceğini göreceğiz.


1960 darbesinin ertesinde CIA ve MİT eliyle kurgulanmaya başlanmış, Asya’daki ve özellikle Güney Kore'deki moon tarikatı benzeri bir İslam projesi olan Fethullahçılık projesinin tedavülden kalktığını göreceğiz.


1980 darbesinden sonra yine CIA ve MİT eliyle kurgulanmış, hem Avrupa'nın hem de Amerika'nın bazen de İsrail'in direk desteğiyle günümüze kadar ulaşmış, bölgesel lejyonlar üzerinden kurgulan federasyoncu bölünme projesinin de tedavülden kalktığını göreceğiz.


Türkiye, Rusya, İran ve Suriye'nin, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğunun geriye dönmesi konusunda, Suriye içerisinde bayındırlık ve güvenlik konularında ortaklaştığını, DAEŞ ve PKK/ PYD danışıklı dövüşüyle bölgede hakimiyet kurmaya çalışan ABD'nin bölgesel projelerinin de suya düştüğünü göreceğiz. (İran bu konuda çok nazlanacak ama ya teslim olacak ya da daha başka bölgesel çatışmalara sebep olacak.)


Rusya ve Çin arasında en son imzalanan, 7 farklı demiryolu ağı döşenmesi kararı ile ortaya çıkan sinerji, aynı zamanda Ukrayna'nın bölünmesi ile sonuçlanacak ve NATO'nun Karadeniz'e girme projesinin de tedavülden kalktığını göreceğiz.


Önce mavi akım sonra da kuzey akım projelerinin çalışmaz hale getirilmesi ile birlikte, enerji konusundaki bağımlılık sorunu had safhaya çıkan Avrupa'nın, bağımsız bir güç olarak Rusya ve Çin ile entegre olma ve bu yolla küresel ölçekte belirleyici olma hayalinin de suya düştüğünü göreceğiz.


Avrupa'yı hem Ortadoğu hem de Rus gazı ve petrolüne bağlayan merkez vana, Türkiye'ye verildi. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde Türkiye ile yakınlaşma ve ortaklaşma çabasına girecek bir Avrupa göreceğiz.


Avrupa için, ucuz ama kaliteli işçiliğin olduğu, ulaşım ve lojistik konusunda en avantajlı konumda olan Türkiye'ye, Çin'deki üretim ve tedarik zincirinin bir kısmının kaydırıldığını göreceğiz.


Amerika'da başlamış ve hızla tırmanmaya devam eden banka iflaslarına tanık olacağız.


Dolar dışında yerel paralarla ama öncelikle Yuan gibi güçlü paralarla yapılan enerji alışverişlerinin arttığını, enerji borsasının belirleyicisi olmaktan hızla uzaklaşan bir ABD dolarını göreceğiz.


Bu kadar radikal değişikliklerin yaratacağı uluslararası yüksek tansiyonun savaş çıkarma olasılığının artması gibi kaçınılmaz bir sonucu olacaktır. Eğer ki oluşmakta olan yeni küresel dengede anlaşma sağlanamaz ise 2030'larda küresel çaplı bir savaş olasılık dahilindedir ve bu nedenle, Türkiye Devleti çok hızlı bir şekilde ordusunun kapasitesini arttırma çabasındadır.


Brexit ile Avrupa Birliği projesini sarsan İngiltere, Rusya, Çin ve Türkiye üzerinden yeni bir kurgu oluştururken, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasını sağlayarak başlattığı operasyonla, başını Almanya'nın çektiği büyük Avrupa hikayesini de dinamitlemiş oldu. Avrupa'nın liderliği konusunda sürekli savaşmış olan Fransa ve Almanya arasında kurulmuş geçici denge de her an çatırdayabilir.


Olanları ve olacakları anlatınca insanlar gerçeklerle yüzleşmek yerine, romantik ve duygusal takılarak sonuç alacaklarını düşünüyor.


Seçim sonucunda yaşayacağımız şok geçince birlikte düşünelim.


Hem iktidar seçmeni hem de muhalif seçmen, biat ve nefret duygusundan sıyrılmak zorundadır.


Hırsız, cahil, yobaz kötüler ile çağdaş, dürüst, eğitimli iyiler arasında bir seçim olduğuna dair kurgulanmış büyük yalan balonu, işte bu nefret ve biat ikilisinin yarattığı müthiş başarılı bir toplum mühendisliğinin sonucudur.


Bu fasit daireyi kırmadan, bir arpa boyu yol alamayız.

++++


Konuyu, linkini paylaştığım bir şarkıyla kapatalım. Mutlaka Yavrum / Cem Karaca: https://www.youtube.com/watch?v=zrS4OPbLol4&pp=ygUZY2VtIGthcmFjYSBnw7x6ZWwgZ8O8bmxlcg%3D%3D



1 commento


Omer Karatop
Omer Karatop
13 mag 2023

Şok güseeel 🥰

Mi piace

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page